Salı, Nisan 16, 2024
Basın AçıklamalarıGenel

Via Campesina Avrupa Koordinasyonu’ndan Avrupa Birliği’ne çağrı

17 Nisan Çiftçilerin Uluslararası Mücadele Günü yaklaşırken Via Campesina Avrupa Koordinasyonu (ECVC) Avrupa Parlamentosu Üyelerine, Avrupa Komisyonu Başkanı’na ve diğer AB yetkililerine çağrıda bulunarak BM. Genel Kurulu’nda kabul edilen kısa adı “Köylü Hakları Deklarasyonu” olan “Birleşmiş Milletler Köylüler ve Kırsal Alanda Çalışan Diğer Kişilerin Hakları Bildirgesi”ni uygulamaları ve Halkların Gıda Güvencesi’nin teminatı olarak Gıda Egemenliği’nin tesis edilmesi için çaba sarf etmelerini istedi.

Çeviri: İlkay ÖZ

Çiftçilerin Uluslararası Mücadele Günü: Savaş ve kriz karşısında Via Campesina Avrupa Koordinasyonu (ECVC), gıda egemenliği lehine harekete geçilmesini talep etmektedir.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen,

İklimden Sorumlu Avrupa Komiseri ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’ndan Sorumlu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans

Ticaretten Sorumlu Avrupa Komiseri, Başkan Yardımcısı, İnsanlar İçin Çalışan Bir Ekonomiden Sorumlu Komiserler Grubu Başkanı, Valdis Dombrovskis

Tarımdan Sorumlu Avrupa Komiseri Janusz Wojciechowski,

Sağlık ve Gıda Güvenliğinden Sorumlu Avrupa Komiseri Stella Kyriakides,

Çevreden Sorumlu Avrupa Komiseri Virginijus Sinkevičius,

Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel,

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron

Fransa Tarım Bakanı Julien De Normandie

Avrupa Parlamentosu üyelerine

17 Nisan Çiftçilerin Uluslararası Mücadele Günü(*) yaklaşırken, ECVC, Ukrayna’daki savaşın ve mevcut ya da yakın tarihli, örneğin Yemen, Suriye, Burma, Libya, Kolombiya, Filistin ve Batı Sahra ve diğer yerlerdeki, silahlı çatışmaların tüm mağdurlarına üzüntüsünü ve dayanışmasını dile getirmek istiyor. Her şeye rağmen kendi bölgelerindeki nüfus için gıda üretimi faaliyetlerini sürdüren bu ülkelerin köylüleriyle dayanışmamızı ifade etmek istiyoruz.

Bu savaşlar ve silahlı çatışmalar, ilgili ülkelerdeki sivil nüfusa korkunç acılar yaşatmaktadır. Aynı zamanda bunların özellikle gıda ve enerji tedarik zincirlerinde var olan kırılganlıkları açığa çıkartan uluslararası düzeyde yansımaları da vardır.

Bunlara, son iki yılda COVID19 pandemisinin açığa çıkarıp daha kızıştırdığı ve gıda güvencesi üzerinde de etkisini sürdüren acil ve endişe verici toplum, çevre ve gıda krizleri eklenmiştir.i Avrupa toplumu, özellikle uluslararası kurumlar ve ulusal hükümetlerin yakın tarihte birçok yapısal sorunu çözüme kavuşturamaması nedeniyle sürekli yıkıma maruz bırakılmıştır. Birkaç muktedirin çıkarının yurttaşların ihtiyaçları ve önceliklerinden üstün gelmesine izin verileli çok uzun zaman oldu.

Bu nedenle, Uluslararası Çiftçi Mücadeleleri Günü çerçevesinde, ECVC siyasi karar vericilere ve kurumsal yapılara gıda ve üretim sistemlerimizin kontrolünün, gıda egemenliği biçiminde, halkın eline verilmesini talep etmeleri için sesleniyor. Bizler, Avrupa Birliği’nin müttefikleri ve yurttaşlarına da, kamu politikaları yoluyla gıda sistemlerimizin geleceği adına bu değişimi ve hesap verilebilirliği talep etmeleri için sesleniyoruz.

Gıda egemenliği, halkların ekolojik olarak sağlıklı ve sürdürülebilir yöntemlerle üretilen sağlıklı ve kültürel bakımdan uygun gıdaya sahip olma hakkı ve kendi gıda ve tarım sistemlerini tarif etme hakkıdır. Gıda egemenliği piyasaların ve şirketlerin taleplerinden ziyade gıda üreten, dağıtan ve tüketenlerin istek ve ihtiyaçlarını gıda sistemleri ve politikalarının merkezine koyar. Ayrıca, insanlara ve toplumlara nasıl karınlarını doyuracakları ve besleneceklerine, toprak, su ve diğer kaynakları şimdiki ve gelecek nesillerin yararına nasıl kullanacakları ve koruyacaklarına ve diğer gruplar, halklar ve kültürlerle uluslararası dayanışma temelinde nasıl etkileşime gireceklerine dair doğrudan, demokratik bir denetim sunar. Başka aktörlerin bu terimi kendi siyasi vizyonları yararına kötüye kullanma yönünde giderek sıklaşan ve tehlikeli eğilimlerine rağmen, gıda egemenliği 1996 yılında La Via Campesina tarafından kavramsallaştırılmış ve Nyéléni bildirgesinde (gıda egemenliği için mücadele eden örgütlerden oluşan küresel bir hareket) tanımlanmıştı.ii

Gıda egemenliği hakkı Birleşmiş Milletler Köylüler ve Kırsal Alanda Çalışan Diğer Kişilerin Hakları Bildirgesi’nin (UNDROP) 15. maddesinde tanınmıştır ve AB bu hakkın uygulanmasını sağlamak için daha fazlasını yapmalıdır.iii Avrupa genelinde küçük ve orta çiftçileri temsil eden bir örgüt olarak, La Via Campesina Avrupa Koordinasyonu (ECVC), Avrupa kurumlarının üzerinde etkin olmaları ve Avrupa vatandaşlarının da değişimi sağlamak için seferber olmaları gereken tarımsal sorunların bazı sistemik nedenlerini ele alma fırsatı yakalamıştır. Küçük çiftçilerin sesi olarak ECVC, bu mektupta gelecek için sürdürülebilir gıda üretimi vizyonunu ortaya koymakta ve bu vizyonu gerçekleştirmek için çiftçiler ve tarım işçileri için adil gelirler sağlayıp küçük ve orta çiftçilerin toprağa, pazara ve kaynaklara erişimini güvence altına alan agroekoloji yoluyla Avrupa’da gıda egemenliğini yeniden inşa etmemiz gerektiğini yinelemektedir.

Gıda egemenliği: mevcut çok boyutlu krize uluslararası dayanışmanın yanıtı

Uluslararası ticaretin gıda güvencesini sağlayabileceğine olan inanç, uzun zamandır Avrupa Birliği’nin şiarı olmuş ve onun tarım politikasını şekillendirmiştir. ECVC olarak, biz bu yanılgının sürekli olarak karşısında olduk ve gıda egemenliğine yönelik küresel bir değişim bağlamında, küçük çiftçileri küresel ölçekte ucuz ve ithal endüstriyel üretimle rekabete sokmak yerine onları destekleyen önlemler yoluyla gıda sistemlerinin yeniden yerelleştirilmesini talep ettik.

Uluslararası neoliberal politikalar, tüm ülkeleri, kendi nüfuslarını beslemek için istikrarlı bir gıda üretimi temeli oluşturmak yerine, en iyi şekilde ihraç edebilecekleri ürünlerin üretiminde uzmanlaşmaya itti. 50’den fazla ülke şu anda buğday ve tahıl ithalatına ciddi ölçüde bağımlı ve gıda fiyatları enflasyonu karşısında yüksek kırılganlık nedeniyle gıda güvencesizliği riski altında. AB’nin bu durumun esas sorumlusu olduğunu düşünüyoruz, çünkü AB Avrupalı tarım-gıda şirketlerine daha iyi bir pazar erişimi sağlamak için kamu gıda stoklarını yok etmek ve küçük çiftçilere adil fiyatları sağlayabilecek piyasa düzenlemelerini azaltmak adına ikili serbest ticaret anlaşmaları yoluyla DTÖ içinde sürekli lobi faaliyeti yürütmektedir.

Bu durum, uluslararası piyasalarda fiyat oynaklığına yol açan spekülatif mekanizmaları ve özel gıda stoklarıyla sonuçlanmış ve gıda tedariğinin geleceğini tekrardan tartışmaya açmıştır. Bu savaş durumunda bile, küresel buğday ve tahıl stokları bu kadar hızlı bir fiyat artışını haklı çıkarmaz.

ECVC, küresel düzeyde olduğu kadar topluluklar, ülkeler ve ülke birlikleri için gıda güvencesini ve egemenliğini sağlamanın bir saçayağı olarak her ülkedeki ve/veya bölgedeki çiftçilerin geçim kaynaklarına saygı duyan ve koruyan ticareti savunmaktadır.

Gıda egemenliği: Avrupa Birliği içerisinde ilerlemenin en iyi yolu

Gıda egemenliği, yalnızca düşük gelirli ülkelerin yaşadığı krize ilişkin olarak kanıtlanmış sağlam bir yanıt değildir. Aynı zamanda Avrupa’daki çiftçiler, tarım çalışanları ve tarım dışı çalışanlar, yurttaşlar, tüketiciler ve çevre için en uygun harekettir.

Gıda egemenliğini uygulayarak AB, karşı karşıya olduğu mevcut çevresel ve toplumsal krizleri çözme lehine devam eden taahhüdünü gerçekleştirebilir. Gerçek bir agro-ekolojik geçiş, sera gazı emisyonlarını azaltmak,iv yoksulluk sınırının altındaki çiftçilerin ve kırsal nüfusun gelirlerini artırmak ve AB içinde gıda güvencesini güvence altına almak için büyük bir fırsat sunmaktadır. Ancak bu, toplumsal ve çevresel olarak sürdürülebilir olmayan sistemler içinde faaliyete geçirilecek münferit agroekolojik uygulamaların teşvik edilmesini değil, sistemik değişimi ve paradigma değişikliğini gerektirir.

Bu değişimleri hem AB içinde hem de uluslararası düzeyde gerçekleştirmek için ECVC, aşağıdaki adımların atılmasını önermektedir:

Üretim maliyetlerini karşılayan ve çiftçiler ile tarım işçileri için adil bir gelir sağlayan fiyatların sağlanması:

Piyasa düzenleyici önlemler ile adil bir gelir sağlanmalıdır. Çiftliklerde istihdam edilen tarım işçileri için adil ücret ve çalışma koşullarının sağlanması da dahil olmak üzere, çiftçiler sağlıklı ve sürdürülebilir üretimin maliyetlerini karşılayan fiyatların sağlandığını görmelilerdir. Çiftçilerden üretim maliyetinin altında ürün alınması yasaklanmalıdır. Bu amaçla, AB Üye Devletlerini, AB Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliğini ulusal hukuklarına uyarlama çalışmalarını sürdürmeleri konusunda destekliyoruz. İspanya’da Ocak 2022’de kabul edilen yasav buna dair olumlu bir örnektir. Bu süre zarfında Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikasının desteklemeleri, tarım işçilerinin sosyal ve çalışma haklarına saygı duyarak, hektarı temel alan mevcut sistem yerine çiftçilerin fiili çalışmalarını esas alarak ve toplumsal şartlılık ilkesine uygun şekilde dağıtılmalıdır.

Bir gıda kriziyle başa çıkmak ve bu duruma daha iyi hazırlıklı olmak için sağlam bir siyasi çerçeve oluşturulması.

ECVC, Avrupa Gıda Güvenliği Krizine Hazırlık ve Müdahale Mekanizmasının (EFSCM) oluşturulmasını memnuniyetle karşılamaktadır. Çok boyutlu bir kriz karşısında AB’nin, 10 milyon Avrupalı küçük ​​çiftçinin gıda egemenliği ile güvencesi ve Avrupa toplumlarının birliğini sağlamadaki kilit rolüne daha fazla değer vermesi çok önemlidir. ECVC, bir Avrupa koordinasyon mekanizmasının yanı sıra her bir AB üyesi devlette ulusal düzeyde stratejik kamu gıda stoklarının oluşturulmasını desteklemektedir.

Uluslararası ticaret müzakerelerinde AB tutumlarının etkisinin yeniden gözden geçirilmesi ve gıda egemenliğine doğru radikal bir geçiş yapılması. AB, gıda fiyatlarının artışında spekülasyonun oynadığı korkunç rolü acilen değerlendirmeli ve tarımsal hammaddelerin spekülasyonun önlenmesi için cesur adımlar atmalıdır. Hububat üretiminin düşük gelirli ülkelere adil bir fiyatla ulaşmasını sağlamak için AB, ithalata bağımlı olan bu ülkelerle FAO Emtia Sorunları Komitesi’nde müzakereler yürütmelidir.

Bütün ülkelerin kendi tarımlarını koruma hakkı tanınarak tarımın Serbest Ticaret Antlaşmaları (STA) ve DTÖ’den geri alınması:

ECVC, temel bir insan hakkı olan gıdanın bir meta olarak ele alınamayacağını vurgulamaktadır. Bu nedenle tarım STA’lar ve DTÖ’den geri alınmalıdır. Ayrıca AB’yi, gıda egemenliği lehine uluslararası işbirliği ve dayanışmayı inşa etmek adına Gıda Güvenliği Komitesi ve FAO gibi BM’nin çok taraflı ve demokratik alanlarına daha fazla öncelik vermeye çağırıyoruz.

Toprağa erişimin sağlanması:

ECVC, tarım arazileri ve kaynakları üzerindeki spekülasyonları şiddetle reddetmekte ve buna bir son vermek için Avrupa düzeyinde mevzuatların uygulamaya konulmasını talep etmektedir. ECVC, Birleşmiş Milletler Köylüler ve Kırsal Alanda Çalışan Diğer Kişilerin Hakları Bildirgesi’ne (UNDROP) uygun olarak köylülerin ve kırsal toplulukların haklarına uyulmasını sağlamak için Avrupa düzeyinde arazi kullanım hakkının nasıl düzenleneceğine dair bir yönerge teklifi üzerinde çalışıyor.

Köylü agroekolojisine geçişi ve tarımsal süreçlerde artan özerkliği kolaylaştırmak için kamu politikalarının uygulamaya koyulması:

Ne yazık ki, iklim ve biyoçeşitlilik krizi Ukrayna’daki savaşla aniden ortadan kalkmadı. Mevcut siyasi konjonktürde, gıda ihracatı ve ithalat politikasına bağlılığımızın küresel sonuçları karşısında Rusya’nın suni gübrelerine ve Rusya ile Ukrayna’dan ithal edilen tahıl mahsullerine bağımlıyız. Avrupa özerkliğe dayalı üretim modellerini desteklemelidir. Hayvancılık ile karışık mahsulleri birleştiren çeşitlendirilmiş tarım, hem özerklik hem de çevre açısından en iyi seçenektir. Bu nedenle ECVC, AB’ye “tarladan sofraya” stratejisinin hedeflerinin (pestisit, kimyasal gübre, antibiyotik kullanımının azaltılması vb.) uygulama koyulmasında ilerleme kaydetme konusuna her zamankinden çok daha fazla çağrı yapmaktadır

Çevresel krize karşı koymak için devam eden bir taahhüt: Gerçek bir agroekolojik geçiş, sera gazı emisyonlarını azaltmak için büyük bir fırsat sunmaktadır: birçok çalışmavi, sera gazlarının toprak tarafından absorbe edilmesinin, toprak agroekoloji ilkelerine göre işlendiğinde çok daha etkin olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, AB, bunları etkin hale getirmek için gereken sistemik ve bağlamsal değişimi sağlamadan münferit agroekolojik uygulamaları teşvik etmekle yetinemez.

AB kurumları, Avrupa tarımının karşı karşıya olduğu zorlukların üstesinden gelmeyi başaramayalı uzun zaman oldu. Dahası

, mevcut gıda dağıtım, işleme ve üretim sistemlerindeki çok ciddi zayıflıklar da ortada. Bunlara karşın mevcut sistemin, büyük şirketlerin çıkarlarını destekleyip verimsiz, öngörülemez olduğu kanıtlanan ve henüz somut sonuçlar sunmayan çözümleri seçerek işlemesinde ısrar etmeye devam ettiler.

Avrupa tarihinin bu tehlikeli kavşağında, bu yaklaşım giderek sorumsuz ve geri dönülmez bir hal almaktadır. Avrupa’daki çevresel, toplumsal ve ekonomik zorluklar düzelmedi, aksine daha da kötüleşti ve artık kısa vadeli ve yanlış çözümlere güvenemeyiz.

Ukrayna’daki savaş ve COVID19 pandemisinin daha da ortaya çıkardığı mevcut sistemdeki devasa kusurların bariz kanıtları karşısında, harekete geçme zamanı geldi.

ECVC, siyasi karar vericileri bu sistemik gıda egemenliği vizyonunun uygulanmasını sağlamak için harekete geçmeye çağırmakta ve Avrupa Birliği müttefikleri ile yurttaşlarından, kamu politikaları yoluyla gıda sistemlerimizin geleceği için değişim ve hesap verebilirlik talep etmelerini istemektedir. Bu artık yok sayılamayacak bir insan hakları, köylü hakları ve yurttaş hakları sorunudur.

(*) Çiftçilerin Uluslararası Mücadele Günü, kapsamlı toprak reformu için mücadele eden Brezilya’nın Eldorado dos Carajás kentinde 1996 yılındaki topraksız köylülerin katledilmesini anmak için 17 Nisan’da kutlanıyor. Bu, gezegeni beslemeyi sürdürmek için her gün savaşan dünyanın dört bir yanındaki sayısız köylü mücadelesinin trajik bir örneğidir.

i Voix des Communautés: de la COVID-19 à la transformation radicale de nos systèmes alimentaires [Toplulukların Sesi: COVID-19’dan gıda sistemlerimizin radikal dönüşümüne] https://www.csm4cfs.org/fr/csm-global-synthesis-report-covid-19/

ii Gıda Egemenliği Forumu Bildirgesi, Nyéléni 2007, https://nyeleni.org/spip.php?rubrique1

iii Birleşmiş Milletler Köylüler ve Kırsal Alanda Çalışan Diğer Kişilerin Hakları Bildirgesi-Fransızca versiyonu https://viacampesina.org/wp-content/uploads/2020/04/UNDROP-Book-of-Illustrations-l-FR-l-Web.pdf

iv Agroécologie et neutralité carbone en Europe à l’horizon 2050 : quels enjeux ? [2050 yılına kadar Avrupa’da agroekoloji ve karbon nötrlüğü: Ne tür sorunlar?] https://www.iddri.org/fr/publications-et-evenements/etude/agroecologie-et-neutralite-carbone-en-europe-lhorizon-2050-quels

v La Coordinadora de Organizaciones de Agricultores y Ganaderos (COAG) basın bildirisi, http://coag.chil.me/post/tras-la-aprobacion-definitiva-de-la-ley-de-cadena-alimentaria-en-el-congreso-coa-371449

vi Agroécologie et neutralité carbone en Europe à l’horizon 2050 : quels enjeux ? [2050 yılına kadar Avrupa’da agroekoloji ve karbon nötrlüğü: Ne tür sorunlar?] https://www.iddri.org/fr/publications-et-evenements/etude/agroecologie-et-neutralite-carbone-en-europe-lhorizon-2050-quels

0 Paylaşımlar